Burak Sayınbatur
23 Ekim Pazar günü saat 14.10 sıralarında telefonum çaldı. Arayan arkadaşım, “Van’da şiddetli deprem oldu. Arıyorum, Pekcan’a ulaşamıyorum” dedi. Olan bitenden, depremden haberim yoktu, endişelendim. Arkadaşım, “Sen de ara, çok meraklanıyorum” diye ekledi.
Pekcan Yalçın rehber öğretmen. Van’ın Erciş ilçesindeki Karakoyunlu Lisesi’nde görevli. En yakın dostlarımdan. Onun için endişelendim. Hemen telefona sarıldım. Depremin 7.2 şiddetinde olduğunu öğrenince endişem iyice arttı.
Telefonu elimden düşürmeden, sürekli aradım. Tabii ki hatlar sürekli meşguldü. Bir türlü ulaşamadım, daha çok telaşlandım. Televizyonda “Son dakika” diye sürekli verilen haberler endişemizi daha da arttırdı.
Bir yandan da orada başka tanıdığımız var mıydı diye arkadaşlarımı aradım. Uzun süre çabaladıktan sonra Pekcan’a ulaşmayı başardık. Sesini duymak bizi rahatlattı.
Bir öğretmen olan kız arkadaşımı aradım. Haberinin olmadığını biliyordum. Ona depremden söz etmeden Van’da bir arkadaşının olup olmadığı sordum. Tuğba öğretmenden söz etti.
Tuğba Özbek 24 yaşındaydı, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olmuştu. Yeni atanmıştı Van’ın Erciş ilçesine. Atanmadan önce dar gelirli ailelerin çocukları için kurulan bir dershanede çalışıyordu.
Çiçeği burnunda, iki aylık, genç, idealist bir öğretmendi. Kız arkadaşıma depremden, yıkımlar olduğundan söz ettim. Hemen telefona sarıldı, aramaya koyuldu. Nafile... Bu durumu arkadaşlarıyla paylaştı. Arkadaşları da arıyor arıyor ona bir türlü ulaşamıyordu.
Tüm arkadaşları Tuğba öğretmenden bir haber alabilmek için seferber olmuştu. Herkes Erciş’te ondan haber alabilecek, haber verebilecek bir tanıdık bulmaya çalışıyordu. Sosyal ağlarda onun adına gruplar açılıyordu. Herkes ulaşabildiklerini, hastaneleri aradıktan sonraki bilgileri yazıyor, paylaşıyordu.
Saat 00:50 sıralarında haber alabildik Tuğba öğretmenden. Bir apartmanın ikinci katındaki bir kafede göçük altında olduğu haberi geldi. Haber almasına aldık, ama herkes gibi endişeliydik, kaygılıydık. Göçük altından sağ salim çıkması için tüm yakınları, arkadaşları gibi dua ettik.
24 Ekim Pazartesi sabaha karşı saat 03.00 sıralarında Tuğba öğretmenin enkazdan çıkarıldığı haberi geldi, doğrulatılamadı. Sabah saat 08:30 sıralarında, depremden yaklaşık 18 saat sonra, Tuğba öğretmenin üç arkadaşıyla birlikte göçük altından çıkarıldığını öğrendik.
Durumunun ağır olduğu söylendi. En kısa sürede tedaviye alınması ve sağlığına kavuşması için dualar ettik. Saatler saatleri kovaladı, Tuğba öğretmenden haber almak, sağlık durumunu öğrenmek için çabalar da sürdü.
Saatler sonra, 18 saat göçük altında kurtarılmayı bekleyen Tuğba öğretmenin helikopter ambulansta yaşam mücadelesine yenik düştüğünü öğrendik. Haberi otobüste aldım, ilk durakta indim. İçim ürperdi, gözlerim doldu. Kız arkadaşıma nasıl haber vereceğimi bilemedim.
Sonunda tüm gücümü topladım, onu aradım ve baş sağlığı diledim. Bunu söylerken içim parçalanıyordu sanki. Yüzünü daha önce hiç görmediğim, tanımadığım Tuğba öğretmen için iki damla yaş süzüldü yanaklarımdan…
Gece gözüme uyku girmedi. Cenazesi İzmir’e gönderilen Tuğba öğretmeni, onun bıraktığı yerde yaşam mücadelesi veren insanları düşündüm gece boyu. Sabah kız arkadaşımla buluştuk ve ailesinin evinde aldık soluğu.
![](http://www.kentyasam.com.tr/Konuk/26102010bsb01.jpg)
Onu seven, tanıyan herkes oradaydı. Fakülteden öğretmenleri, okul arkadaşları, meslektaşları… Herkes övgüyle söz ediyordu Tuğba öğretmenden:
“O cıvıl cıvıl yeşil gözleriyle… Hareketli… Yüreği temiz… Mesleğine aşık… Hayata sevinçle bakan… Yerinde duramayan… Çok erken bu gidişi, çok erken...”
Babası Recep Özbek alıp getiriyor sevgili kızının cenazesini… Göz yaşları sele dönüşüyor o an… Sözün bittiği yer orası...
Bir fidan kökünden kırılıp toprağa karıştı, daha çiçek açamadan... Olmadı, kimse yakıştıramadı bu erken vedayı ona... Oysa barışa kucak açan sevgi dolu öğrenciler yetiştirecekti yeşil gözlü Tuğba öğretmen... Huzurla uyu Tuğba öğretmenim...
Pekcan öğretmen, Tuğba öğretmen gibi deprem felaketini yaşayan insanlarımız var şimdi orada. İnsanlarımız yardım bekliyor Van’da, Erciş’te, köylerinde... İnsanlarımızdan ve “insanlığımızdan” vaz geçmeden, geç olmadan yanlarında olalım.
“Biz” olalım, “bir” olalım, “insan” olalım… Elimizden ne geliyorsa, ne yapabiliyorsak yapalım…